TEFECİLİK SUÇU

Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başka­sına ödünç para verilmesi, bu suçu oluşturur. . Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılı­ğında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir paranın alınması duru­munda tefecilik suçu oluşur.

Tefecilik suçu, 5237 sayılı TCK’nin 241. Maddesinde düzenlenmiş bir suçtur.

Yasal düzenlemede, tefecilik fiili suç olarak tanımlanmıştır.

Yasal düzenlemeye göre, Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi, tefecilik suçuna vücut verecektir.

Tefecilik suçu, ekonomik sistemimizde çeşitli şekillerde işlenebilmektedir.

Bu tefecilik türlerinden biri de, “senet kırdırma” ismiyle bilinmektedir. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bono üzerinde yazılı parasal tutardan daha az bir paranın alınması durumunda tefecilik suçu tüm unsurları ile oluşacaktır.

Zira tefeciliğin bu türünde, bononun el değiştirmesi, kişiler arasında doğmuş olan bir alacak borç ilişkisine dayanmamaktadır. Diğer bir deyişle, bu durumlarda, birer ödeme aracı olan bononun veya çekin kendisi satılmakta ve satın alınmaktadır.

Kanun koyucu, İzlenen suç politikası gereğince, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişiyi cezalandırılmak istemektedir. Kanun koyucunun düşünce yapısında, ödünç para alan kişinin cezalandırılması bulunmamaktadır.

Çok çeşitli şekillerde işlenen tefecilik suçu eski yasal düzenlemeden farklı bir halde uygulanmaktadır.

TEFECİLİĞİN MESLEK HALİNE GETİRİLMESİ ŞART MIDIR?

01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 241. maddesinde tefecilik suçu; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi…” şeklinde tanımlanmıştır.

Failin sadece bir kişiye faizle ödünç para vermesi hali

Bu yasal düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterlidir. Ayrıca tefecilik işini meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin önemi bulunmamaktadır.

FAİL

Tefecilik suçu herkes tarafından işlenebilir. Kişi tefecilik yapıyorsa bu suçun faili olabilir. Failin cinsiyeti önemli değildir. Tüzel kişi fail olamaz. Fakat şartların varlığı halinde tüzel kişileri özgü güvenlik tedbiri uygulanabilir. (TCK md. 242, 60)

MAĞDUR

Tefecilik suçu, aslında ticari hayatın ve ekonominin olağan kurallara göre işlemesinde yararı bulunan herkese yönelik olarak işlenmektedir. Suçun doğrudan mağduru, faiz karşılığı borç para alan (veya almak zorunda kalan) kişi ve kişilerdir.

Tüzel kişiler, bu suç mağduru olması mümkün değildir. Bu nedenle Devletin (Hazine) suçun mağduru olduğu söylenemez.

Fakat tefecilik eylemi sebebiyle devletin vergi kaybına uğraması, finans sisteminin bozulması/ zarar görmesi veya böyle bir tehlikeye maruz kalması, devletin “suçtan zarar gören” konumunda değerlendirilmesine neden olmaktadır. Nitekim bu nedenle bu tür suçlarda Hazinenin davaya katılma hakkı bulunmaktadır.

MANEVİ UNSUR

Tefecilik suçu, kasten işlenebilir. Failde bilme ve isteme unsurlarının bulunması gerekir. Fail, kazanç elde etmek amacıyla bu suçu işlenmesi gerekir. Failde, kazanç elde amacı yoksa ödünç para verme eylemi suç oluşturmayacaktır.

ZİNCİRLEME SUÇ

Tefecilik suçu; ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümünde topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunmaktadır.

5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” hükmü ile zincirleme suçun kapsamı genişletilmiş ve mağduru aynı kişi olsun veya olmasın 5237 sayılı TCK’nin 43. maddesinin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirilmiştir.

Bu yüzden, suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan söz edilemez.

Birden fazla kişiye faizle para verilmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanmalıdır.

Değişik zamanlarda birden fazla kişiye kazanç karşılığı ödünç para verilmesi halinde zincirleme tek tefecilik suçunun oluşacağı her zaman gözetilmelidir.

Suç tarihinin tespiti

Belirtmek gerekir ki, suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu, suç tarihinin, tefecilik suçunda kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih, zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği gün olduğu dikkate alınmalıdır.

Bu husus neden önemlidir?

Bu husus, öncelikle lehe kanun uygulaması açısından değerlendirme konusu yapılabilir. Ayrıca zamanaşımı süresinin belirlenmesi açısından önemlidir.

Bu yüzden, müştekilerin failden veya faillerden faiz karşılığı borç para aldığı tarihleri net olarak belirtmemesi ve bu hususun zamanaşımı süresini ve uygulanacak yasayı belirleme açısından önem arz ettiği gözetilerek, kazanç karşılığı borç para aldığı tarih veya tarihler sorularak suç tarihlerinin kesin olarak saptanması gerekir.

Birden fazla kişiye faiz karşılığı borç para verilmişse; fail hakkında karar verilmiş dava dosyasının da mevcut bulunduğunun anlaşılması karşısında anılan dosyanın getirtilip incelenerek birleştirilmesi, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin tespiti gerekir.

POS TEFECİLİĞİ

Failin, POS cihazlarını kullanım amaçları ve sözleşme koşulları dışında, kredi kartı sahiplerinin nakit ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullanması halinde, hem 5237 sayılı TCK’nin 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu hem de 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 36. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı olarak harcama belgesi düzenleme suçunu oluşacaktır.

Bu durumda, 5237 sayılı TCK’nin 44. maddesi ve özel normun önceliği ilkesi gereğince, fail hakkında 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 36. maddesinde düzenlenen zincirleme şekilde “gerçeğe aykırı olarak harcama belgesi düzenleme” suçu ile ilgili hükümlerin uygulanarak failin cezalandırılması gerekecektir. Bu gibi hallerde fail hakkında tefecilik suçundan hüküm kurulmasını Yargıtay bozma nedeni yapmaktadır.

Belirtmek gerekir ki, Yargıtay’ın pos tefeciliğini tefecilik suçu olarak kabul ettiğine ilişkin kararlarına da rastlanmak mümkündür.

Faillerin işyerinde herhangi bir alışveriş yapılmadığı halde, alışveriş yapılmış gibi kendilerine para ihtiyacı nedeniyle başvuran kişilere ait kredi kartları ile pos cihazı aracılığıyla işlem yapıp, gerçek olmayan bu alış veriş tutarından belli bir komisyon kesintisi yaparak geriye kalan kısmı nakit olarak ödeme veya komisyonu verdiği paranın üzerine ilave ederek kendisine başvuran kişinin kredi kartından çekmesi biçiminde eylemler gerçekleştirilmesi ve bankaya komisyon ödememeleri veya kredi kartı sahiplerinden aldıkları komisyon miktarından az ödemeleri halinde, eylemlerin kazanç elde etmek maksadıyla başkasına ödünç para verme niteliğinde olacağı gözetilmelidir.

Pos tefeciliği konusunda soruşturma aşamasında bazı hususların araştırılması gerekmektedir. Bu hususlar araştırılmadan karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır. Genel olarak tefecilik suçlarında araştırılması gereken bazı hususlar şunlardır:

1) Bankalardan sanıkların çalıştığı işyerleri adına alınmış POS cihazı olup olmadığının sorulmalı, belirlenir ise buna ilişkin tespiti yapılan POS cihazlarına ilişkin suç tarihlerini kapsayacak şekilde hesap dökümlerinin getirtilmesi gerekir.

2) Suç tarihlerine göre POS cihazlarından yapılan alışverişler karşılığında bankaya komisyon ödenip ödenmediği ve ödenmiş ise miktarları sorulmalıdır.

3) Hesap dökümlerinde adı geçen kişilerin bir kısmı dinlenilerek gerçekten alışveriş yapıp yapmadıkları tespit edilmelidir.

4) Sanıkların bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüklerinden vergi beyannameleri getirtilerek dosya arasına konulmalıdır.

5) Vergi mükellefi olması halinde ilgili Vergi Dairesine ihbarda bulunularak vergi tekniği raporu düzenlenmesi istenmelidir.

6) Sanıkların tefecilik yapıp yapmadığına dair kolluk marifetiyle araştırma yaptırılması gerekir.

Bu hususlar araştırıldıktan sonra sonucuna göre gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak hüküm kurulmalıdır.

Yargıtay, farklı kişilere ait dönemsel kredi kartı borçlarının şubeden ödemesi yapıldıktan sonra aynı gün içinde bu meblağı karşılayacak şekilde pos cihazıyla tekrardan kredi kartlarından işlem yaparak sonucunda faizle para verip alışveriş gibi gösterildiği eylemleri de tefecilik suçu kapsamında değerlendirmektedir.

Hukuki problemleriniz ile ilgili yardım almak için Avukat İbrahim Halil Aydın ile görüşmek için randevu alabilirsiniz.

İLETİŞİM: +90 542 761 84 06

ADRES: ATATÜRK BULVARI URFA İŞHANI KAT:2 NO:217 HALİLİYE/ ŞANLIURFA

E-MAİL: av.ibrahimhalilaydin@gmail.com

Av. İbrahim Halil Aydın
TEFECİLİK SUÇU

TEFECİLİK SUÇU” için bir görüş

  1. Bir arkadaşa kredi kartının borcunu ödemesi için verilerek kişinin çalıştığı işyerinden pos cihazından karttan para ve nakit avans çekmesi ve bu çektiği parayı şirketin kasasından alması ve oraya tekrar ödemesi pos tefeciliği suçunu mu oluşturur?hiçbir belge düzenlenmemesi ve menfaat söz konusu olmaması da işin gerçeğidir.Yani çalışılan şirketin pos cihazından kredi kartından ücreti çekip tekrar yerine tahsil etmek suç mı oluşturur?Merak ediyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön